21 Ekim 2014 Salı

Siz hala sukulentlendiremediklerimizden misiniz?

Bayramın bitişiyle soğuk algınlığına yakalandım. Kötü bir boğaz ağrısıyla başladı, burun akıntısıyla devam etti, öksürük nöbetleriyle son çırpınışlarını yaşıyor. Bu kadar uzun sürmesinin sebebi antibiyotik kullanmayı reddetmem olabilir. Sadece ilk hafta semptomları gidermeye yönelik hafif bir ilaç kullandım. Bol bol ıhlamur içtim, zencefilli bal yuttum. Aa bir de ayak tabanlarımın altına vicks sürdüm.:P
Artık çok çok mecbur kalmadıkça antibiyotik kullanmıyorum.
Hastalığın ilk üç günü kafamı kaldıracak halim yoktu, ateş olmamasına rağmen. Çok sıkıcı bir süreç. İnsanın canı olmayacak şeyleri yapmak istiyor ama kolunuzu kaldıracak haliniz yok.
Ben de o günlerde bulaşık makinasında yıkanmaktan matlaşmış bardaklara taktım. Kerem'in başının etini yedim "şunlara bir şey yapalım" diye.


Aldık elimize silikon tabancasını ve kınnap ipini süsledik. Daha önceden deniz kenarından topladığımız midye kabuklarını da silikonladık tam oldu. Sıra içlerini doldurmaya geldi. Tabi ki sukulentler ve kaktüslerle.



Bizim hoşumuza gitti sonuç.
Geri dönüşüme atmaya kıyamadığım cam bardakları bundan böyle sukulentlendireceğim.
Gün gelecek sukulentler insanlığı ele geçirecek sanırım..:)
Sevgilerimle...