Üç hafta önce Yedikule Hayvan Barınağı'nın sosyal paylaşım sitesindeki acil paylaşımı ile yolumuz barınağa düştü. Bir haftalık yavru bebek kediler için süt anne veya gönüllü anne arayışındaydılar. Eşimle konuştuktan sonra yavrulara en azından kuru mama yemeye başlayana dek gönüllü aile olabileceğimize ve sonrasında da bir tanesini evlat edinebileceğimize karar verdik. Önce markete uğrandı ve dört poşet dolusu makarna ve süt alındı; barınaktaki diğer canların hatırı kalmasın diye:). Barınağa vardığımızda bizden önce başka birinin daha teklifte bulunduğu ve onun beklendiğini öğrendik. Aslında içim burulmuştu biraz. Çünkü melek Şeker' imizi de daha bir günlükken evlat edinmiştik. Sanki bu bebeklere sahip çıkarsak onun hatırasını canlı tuttacakmışım gibi hissetmiştim; neyse.
Yaklaşık bir saat kadar beklenen diğer kişinin gelmesini bekledik. Olur da gelmezse yine biz alacaktık. O kişi mesaj ile yola çıktığını bildirdi barınak yöneticisine ve bizim alma ihtimalimiz tükendi. Bunun üzerine barınakta başka bebek kediler olduğunu ve istersek onları da görebileceğimizi söylediler. Bizi bir odaya aldılar. Odada iki yavru köpek ve üç tane yavru kedi vardı. Hepsi o kadar şirindiler ki! Eşimle birbirimize baktık ne yapsak ne etsek diye ve anında karar verildi. Biz bir tanesini evlat ediniyorduk:). Ben tezgahtan meyve sebze seçer gibi orasına burasına bakıp can seçemezdim. Dolayısıyla elimize gelen bir tanesini aldık ve tamam bu dedik; kara kaşına kara gözüne bakmadan.
Meral Hanım'ın - barınağın gönüllü yöneticisi- yanına gittik ve "Tamam" dedik "Biz aldık birini". "Dişilerden biri mi erkek olan mı?" dedi. "Bilmiyoruz." dedik cinsiyet ayrımı bile yapmadan seçtik çünkü:) Pisicik yanımıza getirildiğinde minik bir hanımmış öğrendik.
Meral Hanım o anı böyle ölümsüzleştirdi.
Barınakta yaşayan canların beslenmesine ve bakımlarına katkıda bulunmak için illaki market alışverişi yapmanız gerekmiyor. Barınağın minik dükkanında satılan t-shirt, kupa, ajanda, takvim ve çanta gibi ürünlerden alarak da katkıda bulunabiliyorsunuz. Ben bu şirin bez çantayı aldım.İki yüzü farklı desenli.
Eve dönüş yolunda o kadar usluydu ki hiç sesi çıkmadı. Biz Susam' dan alışığız veterinere giderken var gücüyle bağırmalara. Dedik bu kız pek uslu, maaşallah. Keşke dilimizi ısırsaymışız:)
Önce veterinere uğradık bir kontrolden geçtik ve daha pek minik olduğumuz için üç hafta sonrasına randevu aldık başlangıç aşılarımız, haplarımız için.
Eve geldiğimizde ortalık karıştı tabi biraz. Susam klasik triplerini sergileyerek gardrop üzerindeki bavulun arkasına saklandı. Badem önce bir iki tıs mıstan sonra kaynaştı minik hanımla.
Kerem, abilerinin tasması var diye Zeytin'e de bir tasma ayarladı. Evdeki yedek tasma hanımın incecik boynuna büyük gelince bir iki işlem ile uygun hale getirdi.
Susam ilk hafta sadece yemek, su ve tuvalet ihtiyacı için gardroptan aşağı indi. Çok fenaydı, üzüldüm çocuğu strese soktuk diye ama ikinci hafta artık o da kaynaşma turlarındaydı. Gerçi hala çok yakın temasta bulunmuyor Zeytin ile ama ciddi ilerleme kaydettiler, beraber deli gibi koşturuyorlar evin içinde.
Ama Zeytin Hanım'ın esaslı kankası Badem oldu:)
Abi kardeş pencereden kuş kesmeye bile başladılar:)
Hani demiştim ya bu kız çok uslu olacak galiba falan diye. Külliyen yalan! Ne kolumuzda hayır kaldı eşimle, ne bacaklarımızda. Her yerimiz çizik içinde. İz kalmasın diye krem sürmekten bitap düştüm.
Çok fettan çıktı bu kız çok!
Yavru kedileri kışın evlat edinmek lazım, yazın cıbıl bacaklara yazık oluyor:)
Ve işte Zeytin Hanım ailemize katılınca olduk mu sana muhteşem beşli:)
Yaz köşesi, kış köşesi, işte bizim evin tülümen köşesi...
Seviyorum sizi!
Not: Bebek kedileri gelip alacağını söyleyen bayan almadı bu arada. Yalan söyleyerek minik canların hayatıyla böyle oynayan insanlardan nefret ediyorum! Neyse ki başka bir gönüllü bulundu ertesi gün de içimiz rahat etti.