17 Nisan 2014 Perşembe

...Aynadır kalbim günü yansıtır...

Merhaba blogger dostlarım!

Tam yedi gün olmuş birşeyler çiziktirmeyeli bloguma. Ama her zamanki gibi mazeretim var:)
 Bir yandan kavanoz isteğini yetiştirmeye çalışırken bir yandan korkunç baş ağrısı atakları ile mücadele halindeyim:S. Migren desem migren değil ( teyzemden biliyorum), ama normal bir ağrı da değil. Uzun yıllardır çektiğim bir dert. Bir süredir ilaç kullanmayı çok zorunda kalmadıkça reddettiğim için ilaçsız geçmesini bekledim son ağrı silsilesinin ama yok; bana mısın demedi. İki gün boyunca insan kafasını yastıktan kaldıramaz mı arkadaş:S..
En sonunda pes edip bir hap yuttum bir de bant yapıştırdım:)
 Bugün  gayet de formdayım, ağrı basmış gitmiş.

Hatırlarsanız bir tv meselemiz vardı bizim. Arızalanmıştı ve ben yetkili servis ile hafiften atışınca sinirime yenik düşüp servis randevusunu iptal etmiştim. Bizden çok anneme ve babama dert oldu vallahi, bir ay boyunca sürekli "servis çağırın" demelerine pes ederek geçen hafta eşim tekrar servisle irtibata geçti ve randevu aldı; tv.miz tamir olup geldi.:) Hiç de özlememişim; gelmese daha mı iyiydi acaba :P


Antalya'da iki lise öğretmeni hakkında "derste Gezi olaylarına destek vermek, sınıflarda bu yönde açıklamalarda bulunmak, siyaset yapmak, öğrencilere siyasi kitaplar önermek" gibi suçlamalar ile soruşturma açıldığını okudum.  Bahsi geçen kitaplar arasında " Şu Çılgın Türkler", " Diriliş" , " Cumhuriyet", "Gazi Paşa" gibi benim de çok severek okuduğum ve pek çok kişiye önerdiğim kitaplar yer alıyor. Benim hakkımda da halkı galeyana getirmekten dava açılır mı acaba:) 


Aklıma ben ortaokuldayken yaşadığım birşey geldi. Sene 1992 ya da 93; Türkçe dersinde, öğretmenimiz bir şiir seçmemizi ve şiir okuma üzerine çalışmamızı istemişti. Sonrasında herkes sınıfta seçtiği şiiri okuyacaktı. Tabi seçilen şiirler önce öğretmene söylenecek ve ön onay alacaktı:) Ben o dönem Nazım'ın şiirlerini okuyordum ve O' nun bir şiirini seçerek öğretmenimize seçtiğim şiiri söyledim. Bir anda adamın yüzü değişti ve Nazım Hikmet'in eserlerinin ders müfredatında olmadığını başka bir şiir seçmem gerektiğini söyledi. Bu arada dipnot annem okuduğum okulda idareciydi ve konu ona kadar aks etti:) 
Gayet aklı başında bir çocuktum ve annemle konuşunca konunun çıkmazda olduğuna karar verdik ve ben başka bir şiir seçtim " Sessiz Gemi". 
Yaşananlar beni asla yıldırmadı; aksine kamçıladı. 

Mor ve Ötesi ne güzel söylemiş

Teker teker dağılıyor efkarı kalbimin, bulut bulut çözülüyor esrarı geçmişin,
Bugün değil yarın için yıkmaya hazırım
Bu şah bu şahbaz devrini 

Uyku gözlüklerine devam ediyorum bir yandan. Yapması çok keyifli; sanırım önümüzdeki günlerde de 
devam edeceğim:)


Duygularıma tercüman olan bir karikatür ile bu yazı son bulsun; sevgiyle kalın:)